24 Eylül 2013 Salı

Parmak uçları, yalnızlığı anlatabilen yegane şeyler bana. Her şeyin bittiği yer gibiler. Sessiz ve dipte. Karanlık bastırıyor yavaş yavaş. Aralarından soğuğun evime sızmaya çalıştığı taş duvarın önünde parmak uçlarıma bakıyorum. Sarı ışık daha da aciz kılıyor yalnızlığımı. Geçmişin siluetleri eşlik ediyor bana. Dikilip karşıma hesap soruyorlar bazen. Ben korkuyorum yalnız kalmaktan. Bundan korktuğum için mi bu kadar yalnızım yoksa ? Acır gibi bakıyor eşyalar yüzüme. Bazen fısıltılarını duyuyorum dalga geçiyorlar benimle durduk yere ağladığımdan.. Durduk yere değil ki halbuki... Korktuğumdan..

Korkuyorum yalnızlıktan, korkuyorum hatıralardan, çalmayan telefonlardan.. Sessizlikten korkuyorum.

İnsanlardan korkuyorum. canımı yakıyorlar. Elleri hep soğuk,bakışları dipsiz. Dilleri keskin. Yalan kokuyorlar, sıradanlık kokuyorlar. Midem bulanıyor mimiklerini gördükçe, içim acıyor hallerine.

Özlediğim şeyler de var; kaçıp giden siyah beyaz kedim mesela, yatağımın baş ucundaki tüyler..
Tüyler güzel şeyler, çok narinler, düşürsen paramparça olacaklarmış gibi, benim gibi.. Ben çok çok uzun zaman önce düştüm ama, parçalandım. Çoğu kayıp parçalarımın

Eksiğim ben...